20 Mart 2009 Cuma
Los Angeles demisken..
kizlara yeni meslek bebekbakiciligi
Bakici degince benim aklima direk meksika dan Los Angeles'a kacmis multeci kadinlar geliyor.. Biz de de calisan hanimlar hep oyle degil mi? Ulkeye yakin olan yerlerden buraya 3 4 ayligina calismaya gelen insanlar.. Ama hangisi Angelina dan guzel? Hangisi Angelina yi aldatmaya deger.. Yada Sienna Milleri?? Iste bu sorulari sayin Pitt ve sayin Law a sormak lazim.. Okadarmi guzel diyosunuz yani yada sadece iki tane tum dunyaya guzelliklerini kanitlamis kadin biri esmerlerin basini cekiyo biri kumrallarin hani oyle bisi olmasi lazimki ikisinin arasinda mi bisi buldunuz lan?? Patos reklaminda ki gibi 2si bi arada belkide sienna angelina karisimidir ozmn tani bende tanimam angelina mangelina.. Brad le Jude un psikolojilerini ogrenmek lazim.. Acaba pismanlarmi yoksa oh iyiki yaptim mi diyolar :)
Yaprak Dokumunun Levent'i
Harvey Milk
1) karakter oyunculuklarinda mucize yaratan Sean Penn gercekten mukemmeldi. 1 degil 5 oscar verilirdi.
2) dvd cim haksizmiydi hayir degildi.. Gereginden fazla opusturmusler adami yani zaten cok guzel bir profil ciziyordu. Okadar opusmesi rolu daha inandirici kilmamis..
3) kesin izleyin filmi escinsel iliskilere karsiysaniz bile fikrinizi degistiricek bir film.. Cunku escinselligi bastirmak icin yapilanlar gercekten insanlik disi. Ha siyah diye zenci oldurmusun ha gay diye bi adam..
4) film gercek bir hikaye yani gercekten gaylerin o donemde seslerini duyurmak icin haklar kazanmak icin yasadiklari.. Ve bunun sonucunda kazandiklari zaferlerle gercekten tuyleriniz diken diken oluyor. Cok guzel yansitilmis seyirciye..
5) gidin gorun bu filmi.. Sean Penn in opusme sahnelerinde gozleri kapayin :)
Siyah sutten, Siyah bi leke atmaya..
Ama netice de yazi gorevini yerine getirmis.. Bir haftadir tum kose yazarlarinin konusu olup gazetelere tasinmis.. Iki yazarda reklamin ìyisi kotusu olmaz diye prim yapmis.. Ben bile konuyu su degerli blog sayfama tasidim siz dusunun..
26 Şubat 2009 Perşembe
feel like a star..
allah kayıpları olanlara sabır versin.
ancak bir kuruluşun marka değeri bu kadar yükseltilmeye çalışıldığı bilmem ne kadar paralar yatırılıp hollywood lu oyuncularla reklamlar çekilip
(ki reklam zekice kurulmuş hani en baştan itibaren kevin bey ön plandayken, aynada anlıoruz ki herşey farklı. aslında sıradan bir vatandaşın kendini öle hissetmesi falan en başta güzel gelmişti ancak nasıl yıldız gibi hissedicez sorusunu pek cevaplamayan bir reklam. zaten bende first class da otursam bende okadar para verdikten sonra bende yıldız gibi hissederim. yıldız gibi hissettirmek için bir tek kitapta ki kaldığı yere kitap ayracı koyunca hiçte kendini kevin kostner gibi hissedenle karşılaşmadım daha önce ki bu çok ayrı bir mesele konudan sapmayalım.), bu reklamları tüm dünyada bilmem kaç ülkede birden yayınlandığı ve türk hava yollarının gerçekten yükselen bir yıldız olduğu şu dönemde gerçekten çok talihsiz bir kazaydı. bu kazanın oluşturduğu negatif etkiyi ortadan kaldırmak için kevin kostner ın tek başına yeterli olacağını düşünmüyorum.
23 Şubat 2009 Pazartesi
22 Şubat 2009 Pazar
saat 07.00 ama yine de dayanamamak
21- kadın oyuncu : (sana güveniyorum Kate) oyunculara ödül veriş tarzını çok sevdim bu sene. o dalda daha önce ödül almış 5 oyuncu çıkıyor ve bu seneki adayları teker teker açıklıyorlar. aday olanların daha önce bu ödüle sahip olmuş kişilerin ağzından adaylıklarını duymak önemli olsa gerek. mesela meryl streep in 15. kez aday oluşunu sanırım 387 yaşına gelmiş sophia loren açıklıyor. angelina jolie nin kisini ise nicole kidman.
and the oscar goes to KATE WINSLET
22- erkek oyuncu : Sean Pean - Milk ( yani bence şaşırtıcı olmaması gerekiyor. Benjamin Button deişik güzel film olabilir ama Brad Pitt'in oyunculuğu adına film de ne var ki ne söyleyebiliriz. Yogun bir şekilde teknolojinin, makyajın kolaylıklarından yararlanılmış. yani brad pitt in filmde ki ilk yaşlılık dönemini kim oynadı kim bilir. Brad Pitt örneğin bir Fight Club da ki gibi oyunculukmu sergilemişki ödül alsın.)
23- film : Slumdog Millionaire (bu adamlar bu geceden sonra evlerinde oscar heykelciklerini koymaya yer bulabilecekler mi merak ediyorum artık kaçıncı ödülleri saymaktan yoruldum.)
and the oscar goes to...
saat 05.32 oldu tören hala sürüyor.
sunucunun hugh jackman olduğunu öğrenince aslında biraz garipsemiştim. sonuçta ne komedyen ne de o tarz bişi hani acaba tören garip bir resmiyet içinde mi geçicek diye düşünmüştüm. ama töreni tam olarak bir şölene çevirdi diyebiliriz gerçekten güzel oyunculuğunu burda da gözler önüne serdi ve o sert rollerde görmeye alıştığımız hugh oscar a güzel bir hava kattı. hele beyonce, mamma mia ve high school musical oyuncaları ile sergiledikleri müzikali gerçekten tüylerim diken diken olarak izledim.
81. oscar ödülleri tam olarak The curious case of benjamin button ve Slumdog millionaire arasında ki bir savaş olarak geçiyor...
Slumdog millionaire şuana kadar tam 4 dalda ödül aldı
Benjamin button ise 3 dalda aldı.. peki yarın hemen slumdog millionaire alınıp izlenmezmi bencee izlenir:)
tabiki tören daha sürüyor ama şimdiye kadar alınan ödüller ise buyrunuz şöyle..
1- sanat yönetimi : The Curious Case of Benjamin Button
2- özgün senaryo : Milk - Dustin Lance Black
3- uyarlama senaryo : Slumdog Millionaire - Simon Beaufoy
4- yardımcı kadın oyuncu : Penelope Cruz - Vicky Christina Barcelona
5- kostüm : The Duchess
6- animasyon : Wall-E
7- kısa animasyon : Le petit maison en cubes
8- makyaj : The Curious Case of Benjamin Button
9- Cinematography : Slumdog Millionaire
10- kısa film : Toyland
11- belgesel : Man on Wire
12- kısa belgesel : Smile Pinki
13- Visual Effects : The Curious Case of Benjamin Button
14- sound editing : The Dark Knight
15- sound mixing : Slumdog Millionaire
16 - film editing : Slumdog Millionaire
17 - yardımcı erkek oyuncu : Heath Ledger - The Dark Knight
uyumadığım içinn kaldığım yerden yazmaya devam ediyorum :)))
18- müzik : A.R Rahman - Slumdog Millionaire
19- orjinal şarkı : A.R Rahman - Slumdog Millionaire
skor 6-3 oldu.. tamam anladık Danny Boyle çektimi böyle çeker. ellerinden öperiz.
A.R Rahman bile iki kere sahneye çıktı bunun hiç nasip olmadığı nice amerikalı
oyuncu var. vay vay vayyyy....
biri şu hint filmine dur diyebilir mi
neymiş bu ya izlemediğim için utandım kendimden..
ayrıcada bitsin artık uykum geldi..
artık ntv stüdyosundakiler bile uyuyolar akşam 11den beri susmadı çeneleri yazıktır günahtır.
bi yekta kopan maşallah daha yarım saat önce kalkmış gibi gözleri parlıyor.
bu kadar beklemişken en önemli ödülleri görmeden uyumak istemiyorum ama artık dayanamıorum gerisi sabah kalkınca gazeteden
About Gossip..
sayfalarda dedikodunun tanımını yap yinede bu kadar doğru bu kadar istediğini tam anlamıyla anlatan birşey çıkmaz ortaya.
işte Doubt filminde pederin verdiği vaaz sırasında yapmış olduğu konusma dedikodunun en iyi anlatımıdır.
bunlarda benim oscar tahminlerim
törenin sunucusu bu sene Hugh Jackman..
en iyi film dalında ki en güçlü iki film The Curious Case of Benjamin Button ile Slumdog Millionaire. Milyoner i yere göre sığdıramıyor izleyenler ben izlemedim. Evet Benjamin Button güzel filmdi ama bu dalda o kadarda oscar hak eden bir film değil. O halde hakeden alsın!
en iyi erkek oyuncu konusunda ise hiç bir zaman dünyada ki gay lobisini küçümsememek gerek. biliyosunuz ki kesinlikle onların desteğini alan her zaman yürür gider. ayrıca bir Sean Penn hastası olarak al ödülü Sean derim ben.
en iyi kadın oyuncu daha bugün sırf oscar da fikrim olsun ve bir meryl streep filmi ni kaçırmamak adına koşarak sinemaya gittim. heralde oscar adaylığı rekorunu kırmış bir kadının oyunculuğunu tartışmak gereksiz ama bu adaylar arasında bir isim daha var ki kate winslet. gönlüm ödülü artık bunca adaylığının sonucunda bir ödül almasını kesinlikle istediğim kate hanımdır. meryl streep ne kadar mükemmelse kate winslet da okadar mükemmel bir oyuncu bence.
en iyi yardımcı erkek tartışmasız heath ledger olucaktır. hem acı dolu ölümü dolayısıyla hemnde batman the dark night da gerçekten mükemmel bir joker olup biz izleyicilerin taktirini kazanmıştır. ayrıca bu dalda bence diğer adaylar oldukça zayıftır. :)
en iyi yardımcı kadın oyuncu ise penelope den başkasını düşünememekteyim. o aksanıyla o şirret ispanyol kadın portresini çok güzel çizmişti.
o zaman and the oscar goes tooooooo.......
eğer üşenmezsem bu konuda ilerleyen saatlerde sizleri tekrar bilgilendirmek isterim.
18 Şubat 2009 Çarşamba
Son nefesine kadar oyuncu olmak
Tiyatro ve Sinema Oyuncusu olan Özcan İlkokulu Cihangir Firuzağa İlkokulu'nda, ortaokulu Beyoğlu Ortaokulunda, liseyi ise Vefa Lisesinde okudu. Lisedeyken oynadığı "Hisse-i Şayia" adlı oyundaki Bican Efendi rolüyle ise tiyatroya ilk adımını atmıştır.1955 yılında ise Komedi Tiyatrosu'nda oynanan Mahallenin Romanı oyunu tiyatro yaşamının dönüm noktası oldu. Bu oyunda rahatsızlanan bir başka oyuncu yerine sahneye çıkıp başarılı olunca kadroya girdi. 1962 yılına kadar hem çocuk tiyatrosunda, hem yetişkin oyunlarında görev aldı. 1962 yılında ise kendi gibi tiyatro sanatçısı olan Gönül Ülkü ile evlendi ve "Gönül Ülkü - Gazanfer Özcan Tiyatrosu"nu kurdu.
1950'li 1960'lı yıllarda çok sayıda sinema filminde de rol alan Gazanfer Özcan, uzun bir süre sinemaya ara verdikten sonra 2000 yılında çevrilen Komiser Şekspir filmi ile tekrar sinemaya döndü.Pek çok dizide de rol aldı. Kuruntu Ailesi adlı dizideki Hüsnü Kuruntu rolü ile tanındı, pek çok yapımda ailenin babası rolünü üstlendi. son olarak oynadığı Avrupa Yakası Dizisi sayesinde ise popülaritesi arttı ve televizyon ile türkiye de ki tüm evlere girerek Tahsin Bey rolüyle ''baba'' olmayı sürdürdü. Avrupa Yakasında 5 sezon başrol oynayan Gazanfer Özcan, 1,5 aydır kronik akciğer rahatsızlığı ve damar tıkanıklığı nedeniyle yatmakta olduğu özel bir hastahanede 17 Şubat 2009 Salı günü akşam saatlerinde yaşamını yitirmiştir.
Sanatçı, 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından verilen Devlet Sanatçısı ünvanına sahiptir.
Filmleri
* 1952 İngiliz Kemal Lawrence'e Karşı
* 1953 Çeto Salak Milyoner
* 1954 Fındıkçı Gelin
* 1954 Aramızda Yaşıyamazsın
* 1954 Şimal Yıldızı
* 1958 Allı Yemeni
* 1959 Sevdalı Gelin
* 1959 Garipler Sokağı
* 1961 Biz İnsan Değil Miyiz
* 1961 İki Damla Gözyaşı
* 1961 Utanmaz Adam
* 1961 Naciyem
* 1961 Minnoş
* 1961 Yedi Günlük Aşk
* 1961 Külkedisi
* 1962 Damat Beyefendi
* 1962 Şaka Yapma
* 1963 Avare Şoför
* 1970 Vur Patlasın Çal Oynasın
* 1971 Çılgın Yenge
* 1975 Televizyon Çocuğu
* 1975 Tokmak Nuri
* 1975 Ah Nerede Vah Nerede
* 1975 Dam Üstüne Çul Serelim
* 1992 Burnumu Keser misiniz?
* 2000 Komser Şekspir
* 2005 Keloğlan Kara Prens'e Karşı
Diziler
* 1986 Kuruntu Ailesi (Hüsnü Kuruntu)
* 2002 Başımıza Gelenler
* 2003 Baba
* 2004 Avrupa Yakası
What if it happens
Sivas kökenli bir aileden gelip İstanbul da 23 nisan 1973 yılında doğan Cem Yılmaz, hem komedyen, hem oyuncu, hem karikatürist hem senarist hemde yönetmendir.
Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm lisesinden mezun olup üniversiteyi ise Boğaziçi Turizm ve Otel Yönetimi bölümünde okumus bu yıllarda ise Leman da karikatür çizmeye başlamıştır.
Cem Yılmaz ilk stand-up gösterisi 1992 de Leman Kültür Merkezinde yapmış, fazla ilgi görünce gösterilerine Beşiktaş Kültür Merkezinde devam etmiştir.
Sinemaya ise 97 de Herşey Çok Güzel Olacakta Altan rölü ile başlayıp, Vizontele de Fikri, Organize İşlerde ise Müslüm Duralmaz rolleri ile devam etmiştir.
Bunun yanında Hokkabaz adlı filmi de diğer filmlerden biraz farklı olarak dakika başına güldürmeyecek ama zaten konusu o kadar güldürüye dayanmayan bir film olarak vizyona girmiştir. Yüksek bütçeli bilim kurgu, komedi filmi Gora 2004'de ve A.R.O.G 2008'de gösterime girdi.
Veeee Cem Yılmaz geçen pazar günü ''Var mısın Yok musun'' daydı. Acun Ilıcalı nın da hiç bir programında yapmadığını yapıp sahneyi Cem Yılmaz'a bırakınca ortaya tam anlamıyla bir stand-up gösterisi çıktı.
zaten program okadar ilgi gördü ki perşembe günü tekrarı yayınlanıyor.
ve dikkatinizi çekerim acun ılıcalının programı ne christina ne adriana ne de 50 cent için tekrar yayınlandı. Ama Cem Yılmaz için tekrar yayınlanacak.
Trabzonlu Okur ailesinin küçük kızları Elif'in yakalandığı hastalıktan kurtulması yarıştı. Ciddi bir rahatsızlığa yakalanan ve saçları ile kirpikleri tamamen dökülen küçük Elif ile ailesi, stüdyoda Cem Yılmaz ile müthiş bir dayanışma sergiledi. Yılmaz, programın sonunda ne olursa olsun artık para sorunlarının kalmadığını belirtti. ve bunu o kadar kibar bi dille okadar üstü kapalı yaptı ki, ancak yapılacak olan bir yardım bu kadar güzel ifade edilebilirdi. kimseyi rencide etmeden, kimsenin kalbini kırmadan.
ayrıca nasreddin hoca fıkrasını ingilizceye çevirerek anlatması ise Cem Yılmaz efsaneleri arasına girmiş bulunmakta ve sırf onun için bile program yeniden izlenmelidir:)
Poker Moker 2
TEKSAS HOLD'EM POKER
- Teksas da her oyuncuya ikişer kağıt dağıtılır. bu kağıtlar gizli tutulur.
- Ayrıca bir nokta vardır ki; kağıtlara tek elin temas etmesi ve kağıtların masada kalması.Bu oyuna hilenin karışmaması açısından önemlidir.Oyun daha sonra 5 adet kartın ortaya açılmasıyla devam eder.
- Oyunun amacı bu iki kartı sonunda dağıtıcının (dealer) önüne sereceği beş kart (board) ile birleştirip oyuncular arasında en iyi poker elini yapmaktır. (2+3 , 1+4)
- Bu 5 karttan ilk 3'ü aynı anda açılır ve bu seriye flop denir. Sonra 4. kart açılır (turn) ve en son el olarak da 5. kart açılır (river). Her seri arasında oyun bir tur döner.
- Teksas da hiç bir oyuncudan bahis girişi yapılması istenmez bunun yerine blind yani kör bahis vardır.
- Oyun, dağıtıcının sol tarafındaki oyuncunun belirlenen para miktarınnı kağıtlar dağıtılmadan önce koyması ile başlar.
- Bu 1. bahis bittikten sonra dağıtıcı destenin en üstünde ki kartın görülmüş olma riskini ve aldatmacayı ortadan kaldırmak için kartı alır ve oyun dışı bırakır bu karta burning denir. Ve ilk üç kart açılır.
- Kişilerin 3 seçeneği vardır ; çağırma (call) , yükseltme (raise) , rest (all-in) veya pas (fold).Pas için, oyuncu kartlarını kapalı olarak önüne koyar ve masanın ortasına sürer ve burada muck (gizleme) oluşturulur.
- 2. bahisten sonra dealer yeniden bir kart yakar ve 4.kartı açar (turn card).
- 3. bahis yapılır dealer 3. kardı yakar ve 5. yani son kart açılır (river).
- ve Final Betting Round yapılır. Yani son bahisler söylenir ve oyunda kalan oyuncular sırayla kartlarını açarlar (show down).
ve yerdeki pot yani oyunda dönen para miktarı kazanan oyuncuya verilir.
Poker Moker
Poker oyununun tam olarak ne zaman ortaya çıktığını araştırdım ancak çok net sonuçlar elde edemediğim için burda sizinde kafanızı karıştırmak istemiyorum. Muhtemelen çeşitli oyunlardan türeye türeye bu halini almıştır. Poker oyunu dünya çapında birçok arka oda oyunlarından başlayarak bugünün casinolarına kadar yıllar boyu evrim değiştirdi bugün ise bir çok meşhur yer ve kişilerle zengin bir tarihe sahip.Poker bugün en hızlı büyüyen fakat zor tanınan spor hadiselerinden biri olduğundan dolayı bende nedense size bu blogumda pokerden bahsetmek onun hakkında temel bilgiler vermek istedim.buyrun işte en temelinden başlayarak önce elleri öğrenelim :)
Royal Flush-Royal Renk
aynı türden 10-vale-kız-papaz-as. öğneğin karo 10, karo vale, karo kız, karo papaz, karo as varsa elinizde royal flush var demektir. bunlar en destedeki en yüksek kartlar olduğu için en üstün eldir.
Straight Flush-Sıralı Renk
aynı türden numara sırasına göre 5 karttır.
Four of a Kind-Kare
aynı rakamlı 4 kardın birden elde olmasıdır. örneğin maça 9, sinek 9, karo 9, kupa 9.
Full House-Full
aynı rakamlı 3 kart ile aynı rakamlı 2 kartın olması. eğer iki oyuncuda birden full varsa bu durumda 3 kart grubunda kimin rakamı daha yüksekse o el kazanır.
Flush-Renk
Aynı türden 5 kart. oyunda birden fazla renk warsa rakamı yüksek olan kazanır.
Straight-Kent
numara sırasına göre dizilmiş 5 karttan oluşur. kartlar değişik türden olabilir. örneğin maça5, kupa6, karo7,sinek8, karo9.
Three of a kind-Üçlü
aynı rakamlı değişik türden 3 kart.
Two Pair- Döper
Aynı rakamlı 2 kart değişik türden ve yine aynı rakamlı 2 kart değişik türden. Eğer birden fazla oyuncuda De Per varsa, en yüksek rakamlı çiftin olduğu el kazanır. Eğer yine eşitlik varsa, ikinci çift kartın daha yüksek olduğu el kazanır.Yine eşitlik varsa, 5. kartı daha yüksek olan el kazanır.
One Pair-Per
Aynı rakamlı 2 kart değişik türden. Eğer birden fazla oyuncuda bir per varsa, en yüksek rakamlı kartın olduğu el kazanır.
High Card-Yüksek Kart
kimsede bu yukarıda sayılanlardan biri yoksa elinde en yüksel kağıdı olan kazanır.
8 Şubat 2009 Pazar
O bilge arabasını neden sattı sanıyorsunuz?
7 Şubat 2009 Cumartesi
Acun Ilıcalı
yıllarca ulan bütün dünyayı geziyor bide üstüne para kazanıyor diye kıskançlıkla izlediğim bir insandı. ancak okadar gez okadar kadıköy anadolu mezunu ol o ingilizce pek yakışmıyor acun'a tamam güzel söylemek istediğini söylüyor ama ne biliyim eksik bişiler var. adriana ya da yani
your looks are enough denmez be kardeşim.
ama kesinlikle kendini izleten bir adam yani kendi programını geç her çıktığı yerde sürekli aynı anılarını da anlatsa her seferinde izliyorum.
çünkü belliymiş nasıl bir fırlama olucağı daha lise yıllarında. boğaziçini okadar kazanmak istiyomuş ki istanbulu kazandığından yıkılmış ve kapısının önünden bile geçmeyip her sabah okula diye çıkıp boğaziçine gidiyomuş. boğaziçinde ki tüm hocalar onu kendi okullarının öğrencisi sanıyormuş. örneğin bu acıklı hikayeyi belki 456 kere anlattı insanın yazıktır alsaydınız bari boğaziçine diyesi geliyor.
şaka bi yana tuttuğu her taşı koparan bir insan ve gerçekten zeki olduğunu düşünüyorum. kişisel hayatını nasıl bir insan olduğunu bilemem ama bi spor muhabirliğinden gelip şimdi christina aguilera, 50 cent, adriana lima ile program yapmak kolay değil. özellikle onları ikna etmek için türkiyede yayınlanan kendi programı varmısın yokmusunu izletmiştir.
bir iki kere bu programı izleyerek onları hiç bilmedikleri daha önce gelmedikleri bir ülkeye getiricek enerjiye sahiptir bu adam.
bizim evdekiler sanki arkadaşlarıymış gibi programda ki tüm yarışmacıların adlarını memleketlerini biliyorlar. kolay değildir o kadar tv deki karakteri evden biri yapmak.
acun ılıcalı bunu başarmış nadir televizyonculardan biridir.
kendisine bu yüzden saygı duyuyorum.
Revolutionary Road
son zamanlarda izlediğim en güzel filmdi.
oyuncuları zaten birbirlerine olan uyumlarını yıllar önce kanıtlamış Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio. yönetmen ise Winslet ın kocası Sam Mendes. sanırım bundan fazla bir uyum beklenemez.
lütfen artık leonardo bu rölüyle bir oscar heykelciği alsın artık bu adamcağızında onu alması gerekir yazıktır günahtır. leo nun alanlardan neyi eksiktir? tabi kate hanımında oyunculuğuna diyecek lafım yok. zaten ikisinide ayrı ayrı çok severim. bir filmde ikisinden birinin oynaması yeterlidir benim için. böle bir kaç oyuncu daha var eğer onlar varsa mutlaka görmek isterim o filmleri. e tabi iki sevdiğim oyuncu aynı filmde olunca tadından yenmiyor adeta. 5 kez oscar adayı olup alamayan kate winslet ve 3 kez aday olup alamayan leonardo di caprio bu filmle adaylıklarını 6 ve 4 e yükselticektir ve ikisinden biri kesin alacaktır diye düşünmekteyim üstüme vazife olmayarak.
ancak kate winslet golden globe da heykelciği kucaklamış hatta anjelina jolie ye de gider yapmıştır :)
gerçekten etkileyici bir film uzun zamandır bu kadar iz bırakan film olmamıştı. film bittikten sonra kapatamadım bilgisayarı kalakaldım
detaya girip filmi anlatmaya çalışmak saçma mutlaka izlenmesi gerekiyor.
hele hele emlakçının psikolojik olarak rahatsız oğlu april a dönüp o doğacak çocuk olmak asla istemezdim demiyor mu.. o aileyle mutsuzluğuyla ilgili pencereyi açıyor sende gerçekle yüz yüze kalınca neye uğradığını şasırıyorsun..
Entourage
derin bir mutsuzluğa kapıldım. ancakk aklımda yazıcakk çok şey olduğundan
bu açığı kapatacağım sevgili blog severler :))))))
koskocaa tatil ne yapsam diye çok fazla kafa yormadan kendimi film ve dizilere adadım adeta..
entourage'ı aldığı ödüllerle falan duyup hep izleyesim vardı ama bi türlü tv de yakalayamadığım için bende peşini kovalamıyordum. ama sevgili dvd cimin dizi arşivinde görünce şimdi izlemenin sırasıdır die aldım.
iyiki de almışım bikere bölümler 25-30 dakika yani insanın içini baymıo daha ne olduğunu anlamadan bitiyo ve bölümün tadı damağında kalıo o yüzden bir an önce diğer bölüme geçmek istiyorsun. ben izlermiyim izlemezmiyim diye önce sadece ilk sezonu aldım ama hemen bitince ertesi gece koşarak diğer sezonlarıda aldım. ilk sezonu hemen bitirdiğime bakmayın sadece 8 bölümden oluşuyor yani bi kaç saatte bitti.
mark wahlberg dizide executive producer olarak görev yapıyor. rivayetlere göre ise dizi onun ilk ünlü olma çabasında ki günlerden esinlenerek yapılmış.
dizinin ünlü kaynıyor. her bölümde birini görmek mümkün. ve hepsi çoğunlukla kendini oynuyor bu da diziyi izlenebilir kılan diğer artı özellik.
ayrıca los angeles ı izledikçe seviyor insan.
ingilizce küfür dağarcığınız kesinlikle gelişicek bu diziden sonra.
dizinin konusu ise ünlü olma yolunda ki birinin yanındaki 2 kankası ve abisiyle yaşadıkları.
çocuğun resmen parazitleri gibiler ama jön ümüz onlarsız tuvalete bile gitmiyor her filminde her toplantısında yanındalar.
ayrıca jön ümüzün asistanı ari ise kesinlikle mükemmel!
2005,2006 ve 2007'de Altın Küre Ödüllerine En İyi Komedi Dizisi ve En İyi Yardımcı Aktör (Jeremy Piven) aday gösterilmiş ve mükemmel olduğunu ödülü alarakta kanıtlamıştır.
17 Ocak 2009 Cumartesi
Salvador Dali
Dalí 11 Mayıs 1904'te, İspanya'nın Katalonya bölgesinde bulunan Figueres kentinde, Salvador Dalí i Cusí ve Felipa Domenech Ferres çiftinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Çiftin 1901 doğumlu ilk çocuğu, Dalí'nin doğumundan tam dokuz ay on gün önce (1 Ağustos 1903'te) sindirim yolu iltihabından ölmüş, onun ismi olan Salvador da ikinci çocuğa geçmiştir.
1914'te annesinin desteğiyle özel bir resim okuluna yazılan Dalí, 1919'da Figueres Belediye Tiyatrosu'nda ilk sergisini açtı. Şubat 1921'de ise çok sevdiği annesini meme kanserinden kaybetti. Annesinin ölümü hakkında "hayatımda aldığım en büyük darbeydi.'' diye bahsetmektedir.
Dalí hayatı boyunca, 1500'den fazla resim ve onlarca heykelin yanı sıra, çeşitli taş baskı eserler, kitap illüstrasyonları, tiyatro dekorları ve kostümleri üretmiştir. Ayrıca, Man Ray, Brassaï, Cecil Beaton ve Philippe Halsman gibi fotoğraf sanatçılarıyla ve Elsa Schiaparelli, Christian Dior gibi moda tasarımcılarıyla beraber çalışmıştır.
Bugün Dalí'nin eserlerinin büyük çoğunluğu, Figueres'deki Dalí Tiyatro ve Müzesi'nde bulunur. Florida'nın St. Petersburg kentindeki Salvador Dalí Müzesi, Madrid'deki Reina Sofia Müzesi ve Los Angeles'taki Salvador Dalí Galerisi de sanatçının yüzlerce eserini barındırır.
Yoğun istek üzerine 1 şubata kadar uzatılan ''İstanbul da bir sürrealist; Salvador Dali'' sergisi Sabancı Sanat Müzesinde sergilenmektedir. Ayağınıza kadar gelen bu fırsatı gerçekten kaçırmayın derim. Bir daha bulup gezmesi zor olucaktır. Dali hakkında doğumundan başlayarak ölümüne kadar geçen sürede hem eserleri, hem aile hayatı, hem aşk hayatı ile ilgili bilgiyle dolup taşıyorsunuz.
Ve kesinlikle 1-2 saatte gezip bitilicek gibi değil. 3 katlı sergide bana kalırsa her kata bir gün ayırmak lazım ancak böyle bir şey mümkün olmadığından sergiye gittiğiniz güne başka program koymayın derim.
Kendini dahi olarak nitelendiren Dali bence kendine haksızlık ediyor. Çünkü onun dahiden de öte birşey olduğunu düşünüyorum. Günlüklerine daha 13 yaşında liseyi bitirip dahi olacağım ve herkes beni konuşucak diye yazması daha çocuk yaşlarda ne olmak istediğine karar wermesi benş gerçekten şasırttı.
'
Ayrıca Gala ile yaşadığı aşkta gerçekten büyük bir aşkmış. Bazı eserlerine attığı 'S.G Dali' , 'Salvador G Dali' gibi imzalarda bulunan G nin de böylece nerden geldiğini anlamış oldum. Ailesinin itirazlarına karşı Gala ile evlenmiş ve Galanın ölümüne kadar ona büyük bir aşk beslemiş Galayı kaybettikten sonra ise zaten evinden dışarı bile çıkmayacak kadar bunalıma girmiş ama yinede üretmeyi bırakmamıştır.
Sergide beni bir diğer şaşırtan şey ise Ara Güler'in Salvador Dali ile tanışması ve onun resimlerini çekmesidir. Gerçekten bugune kadar gördüğüm en güzel Dali resimleri olmakla beraber Güler'in Dali ise tanışmış olabilmesini, onunla sohbet edebildiğini düşünmek bile beni inanılmaz kıskandırdı ve gururlandırdı.
Her ne kadar Dali ben iyi bir ressam değilim çünkü iyi resim yapabilmek için biraz aptal olmak gerekir ben ise iyi resim yapamayacak kadar zekiyim demesi aslında ne kadar dahi olduğunu sürekli vurgulasa da bence biraz kendiyle ve onu bu kadar ciddiye alan insanlarla dalga geçiyor.
O her ne derse desin ''İyi ressam olmak çok kolaydır. Sadece iki şartı vardır. Birincisi ispanyol olmanız gerekir. İkincisi adınızın salvador dali olması gerekir.''
6 Ocak 2009 Salı
Doğal Gaf Kralı
İşte Vakit Gazetesine göre Yılbaşında yaşanan felaketlerin nedeni:
''İsrail'in Gazze'ye yönelik katliamına rağmen yılbaşını kutlayan duyarsız çevreler, çeşitli rezaletlerin yanı sıra facialara da sebep oldu. Ankara'da yılbaşını kutlayan kızlı-erkekli 7 öğrenci, alkol alıp sızan doğalgazı farkedemeyince gaz zehirlenmesi sonucu hayatını kaybetti. Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi'nde yeni yıl kutlamalarına katılan 7 üniversite öğrencisi, karbonmonoksit gazından zehirlenerek hayatını kaybetti.''
yaa allah sizin gibi zihniyeti kahretmesinde napsın? şu ifadeye bakarmısınız alkol alıp sızan??ya sen kimsin de yargılamaya ayıplamaya hak görüyosun kendinde.
Veysel Karani Demir '' gençlerin kimisi çıplaktı.''
eeeeee bu ne demek biliyormusunuz? zaten onlar orda masumca eğlenmiyorlardı ölmeyi hakettiler. başka hiç bişey değil yani.
şu iki örnek bile bütün türkiye 7 tane genç yani bir tanesi bile herkesi mahvedicek kadar üzücekken 7 tane insan 7 tane can için ağlarken bir tanesi bir gazetenin ilk sayfası bir taneside dangalak birinin tüm televizyonlara yaptığı bir açıklama.
insanın eğlence anlayışına saygı duymuyorsunuz, sizinle aynı düşünmüyorlar diye yargılıyosunuz, aşağılıyorsunuz ama e be kardeşim bari insanların duyduğu acıya saygı duyun bari onu becerinde kapayın çenelerinizi. 7 tane insan öldü bu demek oluyoki 7 tane ailenin evinde fırtınalar kopuyor. bari buna saygı duyun!
Savaş ?
bu nasıl birşey ya? insanlığın bir metre yakınından bile geçmiyor yapılanlar.
hergün gazetelerde tv de haberlerde o kadar kötü ki görüntüler gerçekten izlemeye içim el vermiyor. o küçücük bebekler başlarında anneleri babaları öperek acılarını azaltmaya çalışıyor ama nafile her yerleri yaralar içinde.. bi an öncee son bulsun bu iğrenç durum!
Canım Ailem
bu akşam izledim şimdi gece yine tekrarı var yine hiç sıkılmadan izliyorum.
bu meliha daga önce nerdeymiş bir insan yapmacıklıktan bukadar uzak hem bu kadar komik hem bukadar sempatik nasıl olunur.
adana şivesini bilmiyorum doğrumu yapıyor yanlış mı ama şiveside okadar şirinki.
hele samim seni öldürürüm deyişleri. bu senenin en güzel dizisi bence inşallah uzun soluklu olur.
meliha yı oynayan oyuncunun adı Şebnem Bozoklu ve inanabiliyormusunuz ki sadece 29 yaşında :)
hem 9 eylül güzel sanatlar hemde müjdat gezen tiyatrosu mezunu. hatta müjdat gezende dizide ki kardeşini oynayan oyuncuyla sınıf arkadaşlarıymış.
iyi ki bu dizide oynamış. inşallah bu dizi ile yolu açılır ve daha çok izleriz onu.
tabi şimdi diziden bahsedip sadece Meliha karakterini övmek olmaz.
dizi gerçekten çok güzel bence herkes izlesin iç karartıcı ve sadece ağlatmaya odaklı dizilerdense canım ailem gerçekten güzel. zaten içinde uğur yücelin bulunduğu bir işin kötü olmasını düşünemiyorum bile.