26 Şubat 2009 Perşembe

feel like a star..

hollanda semalarında Türk Hava Yolları baya yıldız gibi hissettirdi gerçekten yolculara..
allah kayıpları olanlara sabır versin.
ancak bir kuruluşun marka değeri bu kadar yükseltilmeye çalışıldığı bilmem ne kadar paralar yatırılıp hollywood lu oyuncularla reklamlar çekilip
(ki reklam zekice kurulmuş hani en baştan itibaren kevin bey ön plandayken, aynada anlıoruz ki herşey farklı. aslında sıradan bir vatandaşın kendini öle hissetmesi falan en başta güzel gelmişti ancak nasıl yıldız gibi hissedicez sorusunu pek cevaplamayan bir reklam. zaten bende first class da otursam bende okadar para verdikten sonra bende yıldız gibi hissederim. yıldız gibi hissettirmek için bir tek kitapta ki kaldığı yere kitap ayracı koyunca hiçte kendini kevin kostner gibi hissedenle karşılaşmadım daha önce ki bu çok ayrı bir mesele konudan sapmayalım.), bu reklamları tüm dünyada bilmem kaç ülkede birden yayınlandığı ve türk hava yollarının gerçekten yükselen bir yıldız olduğu şu dönemde gerçekten çok talihsiz bir kazaydı. bu kazanın oluşturduğu negatif etkiyi ortadan kaldırmak için kevin kostner ın tek başına yeterli olacağını düşünmüyorum.

23 Şubat 2009 Pazartesi

heyt

Suan blackberry den blog yazma denemesi yapiyorum. Gordugunuz gibi icimde ki blog aski bambaska buldugum her firsatta solugu blog sayfamda aliorum :)

22 Şubat 2009 Pazar

saat 07.00 ama yine de dayanamamak

20- yönetmen : Danny Boyle - Slumdog Millionaire (bu film bi ödül daha alırsa televizyonu kırıcam bu ne ya tüm akademimi filme bayıldı.) Brad Pitt e artık göz yaşlarına hakim olamıcak sanırım.
21- kadın oyuncu : (sana güveniyorum Kate) oyunculara ödül veriş tarzını çok sevdim bu sene. o dalda daha önce ödül almış 5 oyuncu çıkıyor ve bu seneki adayları teker teker açıklıyorlar. aday olanların daha önce bu ödüle sahip olmuş kişilerin ağzından adaylıklarını duymak önemli olsa gerek. mesela meryl streep in 15. kez aday oluşunu sanırım 387 yaşına gelmiş sophia loren açıklıyor. angelina jolie nin kisini ise nicole kidman.
and the oscar goes to KATE WINSLET
22- erkek oyuncu : Sean Pean - Milk ( yani bence şaşırtıcı olmaması gerekiyor. Benjamin Button deişik güzel film olabilir ama Brad Pitt'in oyunculuğu adına film de ne var ki ne söyleyebiliriz. Yogun bir şekilde teknolojinin, makyajın kolaylıklarından yararlanılmış. yani brad pitt in filmde ki ilk yaşlılık dönemini kim oynadı kim bilir. Brad Pitt örneğin bir Fight Club da ki gibi oyunculukmu sergilemişki ödül alsın.)
23- film : Slumdog Millionaire (bu adamlar bu geceden sonra evlerinde oscar heykelciklerini koymaya yer bulabilecekler mi merak ediyorum artık kaçıncı ödülleri saymaktan yoruldum.)

and the oscar goes to...


saat 05.32 oldu tören hala sürüyor.
sunucunun hugh jackman olduğunu öğrenince aslında biraz garipsemiştim. sonuçta ne komedyen ne de o tarz bişi hani acaba tören garip bir resmiyet içinde mi geçicek diye düşünmüştüm. ama töreni tam olarak bir şölene çevirdi diyebiliriz gerçekten güzel oyunculuğunu burda da gözler önüne serdi ve o sert rollerde görmeye alıştığımız hugh oscar a güzel bir hava kattı. hele beyonce, mamma mia ve high school musical oyuncaları ile sergiledikleri müzikali gerçekten tüylerim diken diken olarak izledim.

81. oscar ödülleri tam olarak The curious case of benjamin button ve Slumdog millionaire arasında ki bir savaş olarak geçiyor...
Slumdog millionaire şuana kadar tam 4 dalda ödül aldı
Benjamin button ise 3 dalda aldı.. peki yarın hemen slumdog millionaire alınıp izlenmezmi bencee izlenir:)
tabiki tören daha sürüyor ama şimdiye kadar alınan ödüller ise buyrunuz şöyle..

1- sanat yönetimi : The Curious Case of Benjamin Button
2- özgün senaryo : Milk - Dustin Lance Black
3- uyarlama senaryo : Slumdog Millionaire - Simon Beaufoy
4- yardımcı kadın oyuncu : Penelope Cruz - Vicky Christina Barcelona
5- kostüm : The Duchess
6- animasyon : Wall-E
7- kısa animasyon : Le petit maison en cubes
8- makyaj : The Curious Case of Benjamin Button
9- Cinematography : Slumdog Millionaire
10- kısa film : Toyland
11- belgesel : Man on Wire
12- kısa belgesel : Smile Pinki
13- Visual Effects : The Curious Case of Benjamin Button
14- sound editing : The Dark Knight
15- sound mixing : Slumdog Millionaire
16 - film editing : Slumdog Millionaire
17 - yardımcı erkek oyuncu : Heath Ledger - The Dark Knight

uyumadığım içinn kaldığım yerden yazmaya devam ediyorum :)))

18- müzik : A.R Rahman - Slumdog Millionaire
19- orjinal şarkı : A.R Rahman - Slumdog Millionaire

skor 6-3 oldu.. tamam anladık Danny Boyle çektimi böyle çeker. ellerinden öperiz.
A.R Rahman bile iki kere sahneye çıktı bunun hiç nasip olmadığı nice amerikalı
oyuncu var. vay vay vayyyy....
biri şu hint filmine dur diyebilir mi
neymiş bu ya izlemediğim için utandım kendimden..
ayrıcada bitsin artık uykum geldi..
artık ntv stüdyosundakiler bile uyuyolar akşam 11den beri susmadı çeneleri yazıktır günahtır.
bi yekta kopan maşallah daha yarım saat önce kalkmış gibi gözleri parlıyor.

bu kadar beklemişken en önemli ödülleri görmeden uyumak istemiyorum ama artık dayanamıorum gerisi sabah kalkınca gazeteden

About Gossip..

A woman was gossiping with her friend about a man they hardly knew; i know none of you have ever done this. that night, she had a dream. a great hand appeared over her, and pointed down on her. she was immediately seized with a overwhelming sense of guilt. the next day, she went to confession. she got the old perish priest, father arrorick, and she told him the whole thing. "is gossiping a sin?" she asked the old man. "was that god all mighty's hand pointing down at me? should i ask for your absolution, father? have i dont something wrong?" "yes." father arrorick answered her. "yes, you ignorant, badly brought up female. you have blamed false witness on your neighbor. you played fast and loose with his reputation, and you should be heartily ashamed." so the woman said she was sorry, and asked for forgiveness. "not so fast." says arrorick. "i want you to go home, take a pillow upon your roof, cut it open with a knife, and return here to me." so the woman went home, took a pillow off her bed, a knife from the drawer, went up the fire escape to her roof, and stabbed the pillow. then she went back to the old perish priest as instructed. "did you cut the pillow with a knife?" he says. "yes, father." "and what were the results?" "feathers." she said. "feathers?" he repeated. "feathers, everywhere, father." "now i want you to go back, and gather up every last feather the flew out on the wind." "well," she said, "it can't be done. i don't know where they went. the wind took them all over." "and that," said father arrorick, "is gossip."



sayfalarda dedikodunun tanımını yap yinede bu kadar doğru bu kadar istediğini tam anlamıyla anlatan birşey çıkmaz ortaya.
işte Doubt filminde pederin verdiği vaaz sırasında yapmış olduğu konusma dedikodunun en iyi anlatımıdır.

bunlarda benim oscar tahminlerim

81. oscar ödülleri bu gece sahiplerini buluyor efendim. bu tören canlı izlenir mi ? tabiki izlenir..
törenin sunucusu bu sene Hugh Jackman..

en iyi film dalında ki en güçlü iki film The Curious Case of Benjamin Button ile Slumdog Millionaire. Milyoner i yere göre sığdıramıyor izleyenler ben izlemedim. Evet Benjamin Button güzel filmdi ama bu dalda o kadarda oscar hak eden bir film değil. O halde hakeden alsın!

en iyi erkek oyuncu konusunda ise hiç bir zaman dünyada ki gay lobisini küçümsememek gerek. biliyosunuz ki kesinlikle onların desteğini alan her zaman yürür gider. ayrıca bir Sean Penn hastası olarak al ödülü Sean derim ben.

en iyi kadın oyuncu daha bugün sırf oscar da fikrim olsun ve bir meryl streep filmi ni kaçırmamak adına koşarak sinemaya gittim. heralde oscar adaylığı rekorunu kırmış bir kadının oyunculuğunu tartışmak gereksiz ama bu adaylar arasında bir isim daha var ki kate winslet. gönlüm ödülü artık bunca adaylığının sonucunda bir ödül almasını kesinlikle istediğim kate hanımdır. meryl streep ne kadar mükemmelse kate winslet da okadar mükemmel bir oyuncu bence.

en iyi yardımcı erkek tartışmasız heath ledger olucaktır. hem acı dolu ölümü dolayısıyla hemnde batman the dark night da gerçekten mükemmel bir joker olup biz izleyicilerin taktirini kazanmıştır. ayrıca bu dalda bence diğer adaylar oldukça zayıftır. :)

en iyi yardımcı kadın oyuncu ise penelope den başkasını düşünememekteyim. o aksanıyla o şirret ispanyol kadın portresini çok güzel çizmişti.

o zaman and the oscar goes tooooooo.......

eğer üşenmezsem bu konuda ilerleyen saatlerde sizleri tekrar bilgilendirmek isterim.

18 Şubat 2009 Çarşamba

Son nefesine kadar oyuncu olmak

Saim Gazanfer Özcan (27 Ocak 1931-17Şubat 2009)

Tiyatro ve Sinema Oyuncusu olan Özcan İlkokulu Cihangir Firuzağa İlkokulu'nda, ortaokulu Beyoğlu Ortaokulunda, liseyi ise Vefa Lisesinde okudu. Lisedeyken oynadığı "Hisse-i Şayia" adlı oyundaki Bican Efendi rolüyle ise tiyatroya ilk adımını atmıştır.1955 yılında ise Komedi Tiyatrosu'nda oynanan Mahallenin Romanı oyunu tiyatro yaşamının dönüm noktası oldu. Bu oyunda rahatsızlanan bir başka oyuncu yerine sahneye çıkıp başarılı olunca kadroya girdi. 1962 yılına kadar hem çocuk tiyatrosunda, hem yetişkin oyunlarında görev aldı. 1962 yılında ise kendi gibi tiyatro sanatçısı olan Gönül Ülkü ile evlendi ve "Gönül Ülkü - Gazanfer Özcan Tiyatrosu"nu kurdu.
1950'li 1960'lı yıllarda çok sayıda sinema filminde de rol alan Gazanfer Özcan, uzun bir süre sinemaya ara verdikten sonra 2000 yılında çevrilen Komiser Şekspir filmi ile tekrar sinemaya döndü.Pek çok dizide de rol aldı. Kuruntu Ailesi adlı dizideki Hüsnü Kuruntu rolü ile tanındı, pek çok yapımda ailenin babası rolünü üstlendi. son olarak oynadığı Avrupa Yakası Dizisi sayesinde ise popülaritesi arttı ve televizyon ile türkiye de ki tüm evlere girerek Tahsin Bey rolüyle ''baba'' olmayı sürdürdü. Avrupa Yakasında 5 sezon başrol oynayan Gazanfer Özcan, 1,5 aydır kronik akciğer rahatsızlığı ve damar tıkanıklığı nedeniyle yatmakta olduğu özel bir hastahanede 17 Şubat 2009 Salı günü akşam saatlerinde yaşamını yitirmiştir.
Sanatçı, 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından verilen Devlet Sanatçısı ünvanına sahiptir.



Filmleri
* 1952 İngiliz Kemal Lawrence'e Karşı
* 1953 Çeto Salak Milyoner
* 1954 Fındıkçı Gelin
* 1954 Aramızda Yaşıyamazsın
* 1954 Şimal Yıldızı
* 1958 Allı Yemeni
* 1959 Sevdalı Gelin
* 1959 Garipler Sokağı
* 1961 Biz İnsan Değil Miyiz
* 1961 İki Damla Gözyaşı
* 1961 Utanmaz Adam
* 1961 Naciyem
* 1961 Minnoş
* 1961 Yedi Günlük Aşk
* 1961 Külkedisi
* 1962 Damat Beyefendi
* 1962 Şaka Yapma
* 1963 Avare Şoför
* 1970 Vur Patlasın Çal Oynasın
* 1971 Çılgın Yenge
* 1975 Televizyon Çocuğu
* 1975 Tokmak Nuri
* 1975 Ah Nerede Vah Nerede
* 1975 Dam Üstüne Çul Serelim
* 1992 Burnumu Keser misiniz?
* 2000 Komser Şekspir
* 2005 Keloğlan Kara Prens'e Karşı

Diziler
* 1986 Kuruntu Ailesi (Hüsnü Kuruntu)
* 2002 Başımıza Gelenler
* 2003 Baba
* 2004 Avrupa Yakası

What if it happens

Cem Yılmaz

Sivas kökenli bir aileden gelip İstanbul da 23 nisan 1973 yılında doğan Cem Yılmaz, hem komedyen, hem oyuncu, hem karikatürist hem senarist hemde yönetmendir.

Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm lisesinden mezun olup üniversiteyi ise Boğaziçi Turizm ve Otel Yönetimi bölümünde okumus bu yıllarda ise Leman da karikatür çizmeye başlamıştır.
Cem Yılmaz ilk stand-up gösterisi 1992 de Leman Kültür Merkezinde yapmış, fazla ilgi görünce gösterilerine Beşiktaş Kültür Merkezinde devam etmiştir.

Sinemaya ise 97 de Herşey Çok Güzel Olacakta Altan rölü ile başlayıp, Vizontele de Fikri, Organize İşlerde ise Müslüm Duralmaz rolleri ile devam etmiştir.
Bunun yanında Hokkabaz adlı filmi de diğer filmlerden biraz farklı olarak dakika başına güldürmeyecek ama zaten konusu o kadar güldürüye dayanmayan bir film olarak vizyona girmiştir. Yüksek bütçeli bilim kurgu, komedi filmi Gora 2004'de ve A.R.O.G 2008'de gösterime girdi.

Veeee Cem Yılmaz geçen pazar günü ''Var mısın Yok musun'' daydı. Acun Ilıcalı nın da hiç bir programında yapmadığını yapıp sahneyi Cem Yılmaz'a bırakınca ortaya tam anlamıyla bir stand-up gösterisi çıktı.
zaten program okadar ilgi gördü ki perşembe günü tekrarı yayınlanıyor.
ve dikkatinizi çekerim acun ılıcalının programı ne christina ne adriana ne de 50 cent için tekrar yayınlandı. Ama Cem Yılmaz için tekrar yayınlanacak.

Trabzonlu Okur ailesinin küçük kızları Elif'in yakalandığı hastalıktan kurtulması yarıştı. Ciddi bir rahatsızlığa yakalanan ve saçları ile kirpikleri tamamen dökülen küçük Elif ile ailesi, stüdyoda Cem Yılmaz ile müthiş bir dayanışma sergiledi. Yılmaz, programın sonunda ne olursa olsun artık para sorunlarının kalmadığını belirtti. ve bunu o kadar kibar bi dille okadar üstü kapalı yaptı ki, ancak yapılacak olan bir yardım bu kadar güzel ifade edilebilirdi. kimseyi rencide etmeden, kimsenin kalbini kırmadan.

ayrıca nasreddin hoca fıkrasını ingilizceye çevirerek anlatması ise Cem Yılmaz efsaneleri arasına girmiş bulunmakta ve sırf onun için bile program yeniden izlenmelidir:)

Poker Moker 2

evet efendim bugün ki dersimiz.

TEKSAS HOLD'EM POKER

  • Teksas da her oyuncuya ikişer kağıt dağıtılır. bu kağıtlar gizli tutulur.
  • Ayrıca bir nokta vardır ki; kağıtlara tek elin temas etmesi ve kağıtların masada kalması.Bu oyuna hilenin karışmaması açısından önemlidir.Oyun daha sonra 5 adet kartın ortaya açılmasıyla devam eder.
  • Oyunun amacı bu iki kartı sonunda dağıtıcının (dealer) önüne sereceği beş kart (board) ile birleştirip oyuncular arasında en iyi poker elini yapmaktır. (2+3 , 1+4)
  • Bu 5 karttan ilk 3'ü aynı anda açılır ve bu seriye flop denir. Sonra 4. kart açılır (turn) ve en son el olarak da 5. kart açılır (river). Her seri arasında oyun bir tur döner.
  • Teksas da hiç bir oyuncudan bahis girişi yapılması istenmez bunun yerine blind yani kör bahis vardır.
  • Oyun, dağıtıcının sol tarafındaki oyuncunun belirlenen para miktarınnı kağıtlar dağıtılmadan önce koyması ile başlar.
  • Bu 1. bahis bittikten sonra dağıtıcı destenin en üstünde ki kartın görülmüş olma riskini ve aldatmacayı ortadan kaldırmak için kartı alır ve oyun dışı bırakır bu karta burning denir. Ve ilk üç kart açılır.
  • Kişilerin 3 seçeneği vardır ; çağırma (call) , yükseltme (raise) , rest (all-in) veya pas (fold).Pas için, oyuncu kartlarını kapalı olarak önüne koyar ve masanın ortasına sürer ve burada muck (gizleme) oluşturulur.
  • 2. bahisten sonra dealer yeniden bir kart yakar ve 4.kartı açar (turn card).
  • 3. bahis yapılır dealer 3. kardı yakar ve 5. yani son kart açılır (river).
  • ve Final Betting Round yapılır. Yani son bahisler söylenir ve oyunda kalan oyuncular sırayla kartlarını açarlar (show down).
    ve yerdeki pot yani oyunda dönen para miktarı kazanan oyuncuya verilir.

Poker Moker

Poker de eller

Poker oyununun tam olarak ne zaman ortaya çıktığını araştırdım ancak çok net sonuçlar elde edemediğim için burda sizinde kafanızı karıştırmak istemiyorum. Muhtemelen çeşitli oyunlardan türeye türeye bu halini almıştır. Poker oyunu dünya çapında birçok arka oda oyunlarından başlayarak bugünün casinolarına kadar yıllar boyu evrim değiştirdi bugün ise bir çok meşhur yer ve kişilerle zengin bir tarihe sahip.Poker bugün en hızlı büyüyen fakat zor tanınan spor hadiselerinden biri olduğundan dolayı bende nedense size bu blogumda pokerden bahsetmek onun hakkında temel bilgiler vermek istedim.buyrun işte en temelinden başlayarak önce elleri öğrenelim :)

Royal Flush-Royal Renk

aynı türden 10-vale-kız-papaz-as. öğneğin karo 10, karo vale, karo kız, karo papaz, karo as varsa elinizde royal flush var demektir. bunlar en destedeki en yüksek kartlar olduğu için en üstün eldir.

Straight Flush-Sıralı Renk

aynı türden numara sırasına göre 5 karttır.

Four of a Kind-Kare

aynı rakamlı 4 kardın birden elde olmasıdır. örneğin maça 9, sinek 9, karo 9, kupa 9.

Full House-Full

aynı rakamlı 3 kart ile aynı rakamlı 2 kartın olması. eğer iki oyuncuda birden full varsa bu durumda 3 kart grubunda kimin rakamı daha yüksekse o el kazanır.

Flush-Renk

Aynı türden 5 kart. oyunda birden fazla renk warsa rakamı yüksek olan kazanır.

Straight-Kent

numara sırasına göre dizilmiş 5 karttan oluşur. kartlar değişik türden olabilir. örneğin maça5, kupa6, karo7,sinek8, karo9.

Three of a kind-Üçlü

aynı rakamlı değişik türden 3 kart.

Two Pair- Döper

Aynı rakamlı 2 kart değişik türden ve yine aynı rakamlı 2 kart değişik türden. Eğer birden fazla oyuncuda De Per varsa, en yüksek rakamlı çiftin olduğu el kazanır. Eğer yine eşitlik varsa, ikinci çift kartın daha yüksek olduğu el kazanır.Yine eşitlik varsa, 5. kartı daha yüksek olan el kazanır.

One Pair-Per

Aynı rakamlı 2 kart değişik türden. Eğer birden fazla oyuncuda bir per varsa, en yüksek rakamlı kartın olduğu el kazanır.

High Card-Yüksek Kart

kimsede bu yukarıda sayılanlardan biri yoksa elinde en yüksel kağıdı olan kazanır.

8 Şubat 2009 Pazar

Reklamlar

porche nin reklamından yola çıkarak diğer reklamlara da göz attım ve enteresan bulduklarımı kaydettim.
üretim sektöründe ki rekabet hem kalite anlamında hem de görsel anlamda tüketicilerin işine yarıyor.












O bilge arabasını neden sattı sanıyorsunuz?

Gerçekten mükemmel bir reklam slagonu.
Direk ferrariye gönderme yapsada veya arabanın ferrariden ne kadar iyi olduğu tartışma konusu olsada bence reklam tarihinin en başarılı örneklerinden birisi olan bir slogandır. zaten doğuş otomotiv reklam konusunda baya iyidir.


7 Şubat 2009 Cumartesi

Acun Ilıcalı

bu kadar popüler olduğu ve gerçekten artık başarısını, zekasını özellikle tv dehasını kanıtladığı bir dönemde onun hakkında yazmamak olmazdı..

yıllarca ulan bütün dünyayı geziyor bide üstüne para kazanıyor diye kıskançlıkla izlediğim bir insandı. ancak okadar gez okadar kadıköy anadolu mezunu ol o ingilizce pek yakışmıyor acun'a tamam güzel söylemek istediğini söylüyor ama ne biliyim eksik bişiler var. adriana ya da yani
your looks are enough denmez be kardeşim.

ama kesinlikle kendini izleten bir adam yani kendi programını geç her çıktığı yerde sürekli aynı anılarını da anlatsa her seferinde izliyorum.
çünkü belliymiş nasıl bir fırlama olucağı daha lise yıllarında. boğaziçini okadar kazanmak istiyomuş ki istanbulu kazandığından yıkılmış ve kapısının önünden bile geçmeyip her sabah okula diye çıkıp boğaziçine gidiyomuş. boğaziçinde ki tüm hocalar onu kendi okullarının öğrencisi sanıyormuş. örneğin bu acıklı hikayeyi belki 456 kere anlattı insanın yazıktır alsaydınız bari boğaziçine diyesi geliyor.

şaka bi yana tuttuğu her taşı koparan bir insan ve gerçekten zeki olduğunu düşünüyorum. kişisel hayatını nasıl bir insan olduğunu bilemem ama bi spor muhabirliğinden gelip şimdi christina aguilera, 50 cent, adriana lima ile program yapmak kolay değil. özellikle onları ikna etmek için türkiyede yayınlanan kendi programı varmısın yokmusunu izletmiştir.
bir iki kere bu programı izleyerek onları hiç bilmedikleri daha önce gelmedikleri bir ülkeye getiricek enerjiye sahiptir bu adam.
bizim evdekiler sanki arkadaşlarıymış gibi programda ki tüm yarışmacıların adlarını memleketlerini biliyorlar. kolay değildir o kadar tv deki karakteri evden biri yapmak.
acun ılıcalı bunu başarmış nadir televizyonculardan biridir.
kendisine bu yüzden saygı duyuyorum.

Revolutionary Road

yani yazarken bile heycanlanıyorum
son zamanlarda izlediğim en güzel filmdi.

oyuncuları zaten birbirlerine olan uyumlarını yıllar önce kanıtlamış Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio. yönetmen ise Winslet ın kocası Sam Mendes. sanırım bundan fazla bir uyum beklenemez.
lütfen artık leonardo bu rölüyle bir oscar heykelciği alsın artık bu adamcağızında onu alması gerekir yazıktır günahtır. leo nun alanlardan neyi eksiktir? tabi kate hanımında oyunculuğuna diyecek lafım yok. zaten ikisinide ayrı ayrı çok severim. bir filmde ikisinden birinin oynaması yeterlidir benim için. böle bir kaç oyuncu daha var eğer onlar varsa mutlaka görmek isterim o filmleri. e tabi iki sevdiğim oyuncu aynı filmde olunca tadından yenmiyor adeta. 5 kez oscar adayı olup alamayan kate winslet ve 3 kez aday olup alamayan leonardo di caprio bu filmle adaylıklarını 6 ve 4 e yükselticektir ve ikisinden biri kesin alacaktır diye düşünmekteyim üstüme vazife olmayarak.
ancak kate winslet golden globe da heykelciği kucaklamış hatta anjelina jolie ye de gider yapmıştır :)


gerçekten etkileyici bir film uzun zamandır bu kadar iz bırakan film olmamıştı. film bittikten sonra kapatamadım bilgisayarı kalakaldım
detaya girip filmi anlatmaya çalışmak saçma mutlaka izlenmesi gerekiyor.

hele hele emlakçının psikolojik olarak rahatsız oğlu april a dönüp o doğacak çocuk olmak asla istemezdim demiyor mu.. o aileyle mutsuzluğuyla ilgili pencereyi açıyor sende gerçekle yüz yüze kalınca neye uğradığını şasırıyorsun..

Entourage

uzun zamandır blog yazmadığımı farkedip
derin bir mutsuzluğa kapıldım. ancakk aklımda yazıcakk çok şey olduğundan
bu açığı kapatacağım sevgili blog severler :))))))

koskocaa tatil ne yapsam diye çok fazla kafa yormadan kendimi film ve dizilere adadım adeta..
entourage'ı aldığı ödüllerle falan duyup hep izleyesim vardı ama bi türlü tv de yakalayamadığım için bende peşini kovalamıyordum. ama sevgili dvd cimin dizi arşivinde görünce şimdi izlemenin sırasıdır die aldım.
iyiki de almışım bikere bölümler 25-30 dakika yani insanın içini baymıo daha ne olduğunu anlamadan bitiyo ve bölümün tadı damağında kalıo o yüzden bir an önce diğer bölüme geçmek istiyorsun. ben izlermiyim izlemezmiyim diye önce sadece ilk sezonu aldım ama hemen bitince ertesi gece koşarak diğer sezonlarıda aldım. ilk sezonu hemen bitirdiğime bakmayın sadece 8 bölümden oluşuyor yani bi kaç saatte bitti.

mark wahlberg dizide executive producer olarak görev yapıyor. rivayetlere göre ise dizi onun ilk ünlü olma çabasında ki günlerden esinlenerek yapılmış.
dizinin ünlü kaynıyor. her bölümde birini görmek mümkün. ve hepsi çoğunlukla kendini oynuyor bu da diziyi izlenebilir kılan diğer artı özellik.
ayrıca los angeles ı izledikçe seviyor insan.
ingilizce küfür dağarcığınız kesinlikle gelişicek bu diziden sonra.
dizinin konusu ise ünlü olma yolunda ki birinin yanındaki 2 kankası ve abisiyle yaşadıkları.
çocuğun resmen parazitleri gibiler ama jön ümüz onlarsız tuvalete bile gitmiyor her filminde her toplantısında yanındalar.
ayrıca jön ümüzün asistanı ari ise kesinlikle mükemmel!
2005,2006 ve 2007'de Altın Küre Ödüllerine En İyi Komedi Dizisi ve En İyi Yardımcı Aktör (Jeremy Piven) aday gösterilmiş ve mükemmel olduğunu ödülü alarakta kanıtlamıştır.